TEDMEM ‘Ortaöğretimi Yeniden Düşünmek’ başlıklı rapor hazırladı: Sorun sürede değil içerikte!

Zorunlu eğitim süresinin kısaltılmasına yönelik tartışmalar sürerken, Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, “Ortaöğretimi Yeniden Düşünmek” başlıklı bir rapor yayımladı. Rapora göre Türkiye’de liseler, gençlere yön verme, beceri kazandırma, onları yükseköğretime ve istihdama hazırlama işlevinde yetersiz kalıyor. Tartışılması gerekenin, “bu yılların çocukların yaşamında ne kadar fark yarattığı” olduğuna dikkat çekilen raporda, “Süre ve biçim değil, nitelik ve anlam tartışılmalıdır” deniyor.

TEDMEM raporunda, liselerdeki durum şöyle özetleniyor:

ÜNİVERSİTEYE GEÇİŞTE YAPAY YIĞILMA: Adayların üçte ikisinin sınava yeniden başvuranlardan oluşması, yükseköğretim kapısında yapay bir yığılma, kaynak israfı ve verimsizlik yaratıyor.

LİSELERİN İŞLEV KAYBI: Ortaöğretimde okullaşma oranları azalırken devamsızlık ve açık liseye yöneliş artıyor.

SINAV BASKISI OKULU KIYMETSİZLEŞTİRİYOR: Merkezi sınavlar okulları kıymetsiz hale getirdi. Öğrencileri öğrenme yerine seçilme kültürüne mahkûm etti.

DÜNYADA UZUYOR

TEDMEM’in raporunda yer alan karşılaştırmalı analizlere göre, 1980’lerden itibaren dünya genelinde zorunlu eğitim süresi artış eğilimi gösteriyor. Fransa, Romanya ve Meksika 13- 15 yıl ile en uzun zorunlu eğitim süresine sahip ülkeler arasında. Türkiye 12 yıllık zorunlu eğitim süresiyle Avrupa’daki örneklerle benzerlik gösteriyor. Finlandiya zorunlu eğitimi 18 yaşına kadar uzatarak erken okul terki oranını yüzde 6’ya indirmiş, çıraklık eğitimine başlama yaşını 15’e kadar indirerek genç işsizliği oranını yüzde 7’nin altına düşürmüş.

İngiltere’de de 11 yıllık zorunlu eğitim süresi 13 yıla çıkarılmış. Raporda, dünya genelinde eğitimin süresini kısaltma yönünde bir eğilim olmadığı, aksine ülkelerin zorunlu eğitimden ayrılma yaşını yükselterek okullaşmayı artırmayı, ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranını azaltmayı hedeflediği vurgulanıyor.

İLKOKUL EĞİTİMİ KISA

Raporda, Türkiye’de ilkokul eğitiminin süresinin dünyadaki pek çok ülkeden daha kısa olduğuna dikkat çekiliyor. Zorunlu okulöncesi eğitim dünya genelinde yaygınlaşırken, Türkiye’de bu alanda yasal zorunluluk olmadığı vurgulanıyor. 3-5 yaş arası okul öncesi okullaşma oranları açısından Avrupa ülkeleri arasında Türkiye’nin son sıralarda yer aldığı belirtiliyor.

TEDMEM’İN ÖNERİSİ

TEDMEM tarafından önerilen modelin detayları şöyle:

Üniversiteye geçişte çeşitlilik: 4 yıllık örgün lisans programlarına gitmeyi planlamayan veya doğrudan istihdama yönelmek isteyen öğrencilere, 11. sınıfın sonunda “standart lise diploması” verilerek farklı geçiş yollarının önü açılıyor.

Sınavsız geçiş olanakları: Bu öğrenciler, okul başarı puanlarına göre meslek yüksekokullarına/ önlisans veya açıköğretim programlarına sınavsız geçiş yapabiliyor. Böylece hem sınav baskısı azalıyor hem de yükseköğretime girişteki yığılma hafifliyor.

12. sınıfın yeniden yapılandırılması: 12. sınıf, öğrencilerin ilerlemek istedikleri yükseköğretim alanlarıyla uyumlu ileri düzey akademik derslerle yeniden tasarlanıyor. Üniversiteye hazırlık süreci böylece okulun içinde, yönlendirici bir biçimde yürütülüyor. Bu düzenleme, okulu yeniden kıymetli hale getirirken ailelerin özel kurs ve dershane yükünü azaltıyor.

BİLİMSEL TEMELLİ DEĞİL

Raporda zorunlu eğitimin süresini kısaltma yönündeki bazı görüşlerin pedagojik temelden yoksun olduğu belirtiliyor. “Mesleğe geç başlama”, “evliliğe geç kalma” ve “disiplinsizlik” gibi gerekçelerin bilimsel dayanak taşımadığı, çocukların gelişimsel süreçlerini gözetmeyen ve toplumsal önyargılara dayanan argümanlar olduğu vurgulanıyor. Bu tür söylemlerin, eğitimi ideolojik bir tartışma alanına dönüştürdüğüne ve çocukların yüksek yararını gölgelediğine de dikkat çekiliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir