Lübnan ABD çağrısıyla harekete geçmişti: Filistinli mülteciler endişeli

Filistinliler, silahların sadece savunma aracı olmadığını, aynı zamanda direnişin, kimliğin ve aidiyetin sembolü olduğunu vurguluyor. Kamplarda yaşayanlar, silah teslimi halinde geçmişteki Sabra ve Şatilla katliamları gibi trajedilerin tekrarlanabileceği endişesini taşıyor.

Burc el-Baracine Kampı sakinleri, teslim sürecini “ihanet” olarak nitelendirerek silahların kendileri için onur ve varlık teminatı olduğunu ifade ediyor. Uluslararası güvence ve geri dönüş haklarının garanti altına alınmasını talep eden mülteciler, bu sürecin Lübnan hükümetinden ziyade İsrail ve ABD’nin bölgesel planlarının parçası olduğunu öne sürüyor.

‘SİLAHSIZ KALMAK BİZİ SAVUNMASIZ BIRAKIR’

Filistinli mülteci Suheyl İskender, “1982’de silahlarımızı teslim ettik, ardından Sabra ve Şatilla katliamı yaşandı. Silahsız kalmak bizi savunmasız bırakır” dedi. Kamp sakinleri, silah teslimini destekleyenleri “ajan” ve “hain” olarak nitelendiriyor.

19 yaşındaki Muhammed Osman, “Silah teslimi dolaylı teslimiyettir. Direniş silahı teslim edilmez” ifadelerini kullandı. 63 yaşındaki Usame Hamed ise geçmiş tecrübelerin tekrarlanmasından endişe duyduklarını belirtti.

‘TALEP LÜBNAN’DAN DEĞİL İSRAİL-ABD’DEN GELİYOR’

Filistinli genç Muhammed el-Abd, “Hiç kimse onurunu ve şerefini teslim etmez. Silah onurdur” diyerek karara tepki gösterdi. Kamptaki esnaf Mahmud İbrahim de silah teslim talebinin Lübnan ordusundan değil, İsrail ve ABD’den geldiğini iddia etti.

Lübnan-Filistin Diyalog Komitesi Başkanı Büyükelçi Ramiz Dımaşkiyye, 21 Ağustos’ta silah teslim sürecinin Burc el-Baracine Kampı’nda başladığını duyurmuştu. Lübnan ordusu, 28 Ağustos’ta Sur kentindeki üç kamptan daha silah teslim almıştı.